İnsan Nedir yada Biz Kimiz?
- Mehmet Karagül
- 20 May 2020
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Eki 2023
"Ete kemiğe büründüm Yunus diye göründüm.”
Yunus Emre
Varlık Âlemi’nin en bilinmezi olan insan, hayatın hem objesi hem de öznesi mahiyetindedir. Çünkü insan, varlığıyla Âlemi anlamlı kılarken, Âleme ve kendisine olan yaklaşımı ile de kendi varlığına anlam kazandırma konumundadır.

Bu güne kadar insan üzerine yazılmamış yazı, söylenmemiş söz olmasa gerek. Ancak bizim buradaki iddiamız; bu konuda yeni bir şeyler söylemek değil, bilebildiğimiz söylenen ve yazılanlardan yola çıkarak, kalabalıklar içinde yalnızlaşan günümüz insanının arayışlarına yeni bir pencereden ışık verebilmektir.
İnsan iki boyutlu bir varlık özelliği taşımaktadır. Görünen yönüyle fiziksel dolayısıyla nesnel bir varlıktır. Bu haliyle bu dünyaya aittir. Bu nedenle nesnel yönünün incelenmesi ve tanınması, yaşadığımız evrene uyumu açısından gereklidir. Bu manada insanın fiziksel hali pozitif tıp biliminin konusunu teşkil etmektedir. Bu evrene ait olan fiziksel yönümüz itibariyle insana (bedene) NEDİR? Sorusunu sormak mecburiyetindeyiz.
Bedenimiz, bu evrenin bir parçası olduğu için, -topraktan yaratıldığı için- bu dünyadaki yaşamı süresince, bu evrenin fiziksel kurallarına uymak zorundadır. Çünkü insan fiziksel boyutu itibariyle, yaratılmışların en donanımlısı olduğu kadar, aynı zamanda en acizi niteliğindedir. Çünkü insandan başka hiçbir canlının, hayata kendi başına tutunması, on yıllar almadığı gibi, insanın yaşlılığında da yıllarca bakıma muhtaç kalması, diğer canlılarda rastlanan bir şey değildir. Dolayısıyla, bebekliliği ve çocukluğu ile yaşlılığında bakıma muhtaç olan fiziksel insan, bilinç insanına çevresine karşı sorumluluk sahibi olmayı zorunlu kılmaktadır. Muhtemelen insan denen meçhul varlığı, diğer varlılardan ayrı kılan üstlendiği bu sorumluluk duygusu olsa gerek.
Öte yandan, insanın normal hayatını sürdürebilmesi için gerekli olan ortamın donanımının detayı ve özellikleri, yine onun hayata tutunmadaki acizliğinin bir sonucu olsa gerek. Çünkü öteki canlıların hiçbirisi, yaşayabilmesi için insan kadar ayrıntılı bir ortama ihtiyaç duymamaktadır.
Görüldüğü üzere; insanın, gerek hayatının öncesinde ve sonrasında desteğe ihtiyaç duyması, gerekse bütün hayatı boyunca yaşayabileceği gerekli ortamın detayı, onun çevresel desteğe muhtaç oluşunun yani acizliğinin apaçık göstergeleridir.
Netice olarak fiziksel insana ait acizlik gerçeği, bilinç insanına hem çevresi adına hem de kendisi için bir dizi ağır sorumluluklar yüklemiş olmaktadır. Bu manada bilinç insanının KİM olduğuna dair sorulacak bir soruya verilebilecek cevaplar tek yönlü olmadığı gibi hiç de kolay ve net içeriklere haiz değildir.
Kommentare